İstanbul'da Taksicilik
Kadir GURBETCİDinamik şehir ve ülkede yaşıyor olmak her açıdan baş döndürücü. Yaşanılan yere ait nüfus, demografik yapı, yapı stoku, araç sayısı, şehirlerarası yol uzunlukları, gelir artış oranı ve harcama eğilimleri, göç ve okuma oranı gibi saymakla nerdeyse bitiremeyeceğimiz değişkenliklerle karşı karşıyayız. Gelişmiş ülkeler de veriler, büyük ölçüde dalgalı seyir izlemez. Ülke ve Şehirlerimiz de ki gelişmeleri daha iyi yönetebilmek için ölçebilmek gerekir. Hızlı gelişmeleri; İstatistik, analiz, planlama ve tedbir almak suretiyle daha iyi yönetilir ve sonuç alınabilir. Mesela, İstanbul da ki Taksilerin Trafik akışına etkileri nelerdir. Ne gibi değişiklikler yapılabilir? Bu konu ile ilgili bazı gözlem ve bilgileri ana hatlarıyla paylaşalım. İstanbul'a ilk otomobil 1908 yılında gelmiş,1927 yılında Kadıköy-Moda arasında özel otobüs taşıması başlamış,1930 yılında ise bazı taksi-dolmuş güzergahları belirlenmiştir.1966 yılında taksi plaka sayısı on beş bin 200 olup zaman için de kısmi artışlarla bugün (572 Taksi dolmuşla)17.442 olmuştur. İstanbul da, taşıma yapan taksilerin yaklaşık yüzde 25'i aracın sahipleri, geriye kalanı ise kiralama-şoför-yoluyla bireysel taşımacılık şeklinde işletilmektedir. Yüzde 40'ı durağa bağlı, yüzde 60'ı da durağa bağlı olmaksızın çalıştırılmaktadır. Bir taksi, günde ortalama 1/3'ü boş olmak üzere 250 km dolaşmaktadır. Taksilerin, yüzde 50'si mazot,40-45'si LPG, kalanı benzin kullanmakta olup, 30 bin kişilik sürücüsüyle dinamik bir yapı arzetmektedir. Ayrıca durağa bağlı taksilerin, telefon hattı mevcut olup, yüzde 30'unun da telsiz sistemi bulunmakta, vardiyalı olarak günde 40 yolcu taşıyabilmektedirler. Sürücülerin durumu: Büyük oranda sigortasız çalışmaktadırlar. Araç kirası ve yakıt tutarını kazanabilmek için, uzun mesai yapılmakta, uykusuzluk ve yorgunluk aile hayatını etkilediği gibi kaza riski ve kural ihlallerini de tetiklemektedir. Yol üstü ve ceplerde gelişigüzel durmak, müşteri ve taksici esnafı için kolaylık olsa da trafik akışını olumsuz etkilemektedir. Araçların durumu: Plaka ücretlerinin borsasının olduğu ve milyon liralık bedellerin konuşulduğu sektörde, geçmişe göre araç kalitesi artmış olsa da halihazır da arzulanan düzeyde değildir. Yüzde 50 klimalı araçların varlığı çok sıcak havalar da dahi ‘rica' edildiğin de çalıştırılmaktadır. Sigara ‘içtirilmiyor' olması güzel bir uygulamadır. Yürürlüğe giren “korsan yasası” etkisini göstermiştir. Taksicilik için özel araç da tasarlanıp- elektrikli araç olabilir- esnafa bazı vergi muafiyeti ve ödeme kolaylığı sağlanabilir. İstanbul'un taksileri yaklaşık bir değerlemeyle; her gün 100 km'lik yer kaplayarak, 700 bin yolcu taşımayı, 4 milyon kilometreden fazla yol kat ederek sağlıyor. Artan ve iyileştirilen toplu taşımaya karşın, sektörün yolcu taşıma oranı yüzde 5'e yakındır. New York da, 9 milyona yakın nüfusa, on iki bin 779 adet taksi düşmektedir. Halkın da yüzde 77'si raylı sistem kullanmaktadır. Bu büyük organizasyonun, çağrı merkezine bağlı olarak taksi'nin arandığın da, en yakın duraktan müşteriye gitmesi ideal modeldir. Bu modelle: -Araçlar, gereksiz yol işgali yaparak trafik sıkışıklığı oluşturmazlar. -Yakıt tüketimi azalır, ülkenin ve taksici esnafının maliyeti düşer, gelir artar. -Co2 Emisyonu ciddi düzeyde azalır. Çevre ve insan sağlığına katkı yapar. -Gereksiz dolaşma-1/3- azalacağından trafik ve kural ihlalleri azalır. -Stres azalacağından sürücü ve müşteri ilişkileri daha iyi düzeyde olur. -Konum belirleme sistemi-GPS- ile araçlar takip edilir, can güvenliği sağlanır. -Taksiciliğin ve kentin imajına, kayıt içi gelirlerin artmasına, istihdama katkı sağlar. Her alanda yapısal değişim geçiren Türkiye ve şehirler, gelişen teknoloji norm ve standartlara, hayat kalitesi ve insanı merkeze alan uygulamalarla mesafe alacağı açıktır. Kural tanıyan toplumlar, başkasının hukukuna da riayet etmiş olurlar. Binlerce taksinin “zirve” saatler de -yüzde 30'a varan- merkezi bölgede yoğunluk oluşturması konfor, sıkıntı, yakıt ve zaman kaybı açısından kimsenin yararına değildir. Ulaşımın, muhakkak başka bileşenleri de vardır ve onlar da tartışılmalıdır. Fakat taksiciliğin kesafeti itibariyle disipline edilmesi, şehirde hayat kalitesini arttıracağı ve' herkesin' yararına olacağı açıktır. Bir taksinin ayda, İki bin 500 km müşteri arayan, boş dolaşıp emisyon yayan, trafik sıkışıklığı oluşturan, 5 bin km yolcu taşıyabilen işletme anlayışının rehabilite edilmesi kaçınılmazdır.