Karıncalar ve Trafik
Kadir GURBETCİBilgi toplumu, bilgi çağı iş ve sosyal imkanların çokluğu insanların daha çok şehirlerde yaşama talebini doğurmuştur. Şehirlerin cazibesi emlak değerlerini ciddi derecede arttırmış, bu talep karşısında yüklenici ve müteahhitler de maliyeti kurtarıp kar etme adına ciddi ‘inşaat yoğunluğu' meydana getirmektedirler. Bu yoğunluğun da tabiyetiyle bedelleri olmaktadır. Gelişmesini tamamlamış, nüfus artış hızı düşük olan metropoller de planlama ve yönetim daha kolay olmakta, İstanbul gibi gelişmesi devam eden ‘küresel şehir'lerde neredeyse beş yıllık stratejik planların dahi tutturulma zorlukları olabilmektedir. Mesela; New York' da köprü, metro, kanal, yeni daldırma deniz altı araç-tren geçişleri ve havalimanı yapılmıyor. Ama, İstanbul'da yapılıyor. Bu durum da talebi, değerlenmeyi, cazibeyi tetikliyor ezberleri de doğal olarak bozuyor. Son on yılda Türkiye'nin nüfusu 5,5 artarken, yollarda ki taşıt sayısı yüzde 87 artmış. 2003 de 8 kişiye 1, 2013 de dört kişiye bir araç düşmektedir. İstanbul'un taşıt sayısı 50 ilden fazla. Şehirlerdeki karmaşık hayatın düzeyli olabilmesi için, yöneten ve yönetilene önemli görevler de düşmektedir. Yolcu ve yük naklinin yer değişmesi manasın da ‘ulaşım'ın yeri yadsınamaz bir gerçektir. Ulaşım kalitesi, gelişmişliğin de en önemli göstergesidir. Sidney Üniversitesi'nden Audrey Dussutour'un başkanlık ettiği bir araştırma ekibi 8 yıl karıncalar üzerinde araştırma yapmış ve çarpıcı sonuçlara ulaşmışlar. A.Dussutour: Karınca ifadesi, ilk duyulduğun da sıkıcı gelebilir. Karmaşık bir yapıya sahip olan tabiat, gerçekte birbiriyle uyumlu hareket ediyor. Karınca topluluğu, kuş sürüsü, göç eden vahşi hayvanlar, çekirgeler ve sayıları milyonları bulan gruplar olmalarına rağmen, çoğu zaman tek bir bireymiş gibi hareket edebiliyorlar. Koordinasyon mekanizmaları oldukça gelişmiş bu canlılara bakıldığın da, aynı şeyi insanlar için söylemek, çoğu zaman mümkün olmadığı görülüyor. İnsanların farklı görüşlere sahip olması, fikir ayrılıklarına yol açtığı için sürü psikolojisinde hareket etmeyen bireyler, topluluk söz konusu olduğun da dahi şahsi hareket etme eğilimi gösterebiliyorlar. Uç noktalarda durum değişkenlik gösterse de genel durum böyle. Araştırma ekibi; Hızla yol alan yüksüz bir karınca, yavaş giden yüklü bir karıncanın arkasın da kaldığında onu geçmek yerine, yavaş ilerlemeyi tercih ediyor. Daha sonra yüklü karınca hızlı hareket eden diğer karıncalara en müsait yerde yol veriyor. Ekip, ağaç dalından ince bir çubuk üzerinde dahi çift yönlü olarak çalışmalarına rağmen hiçbir şekilde duraksamadıklarını söylüyor. Karıncaların, zincirleme kazaya sebep olmadan kullandıkları bu yöntemin, trafikteki araçlar için de geçerli olabileceği tartışılmaktadır. Ayrıca karıncalar, sadece trafik durumunu yönlendirmekte kalmıyor, yol hakkında birbirlerine bilgi akışı da sağlıyor. Bu durum, araştırmacılar için insansız hareket edebilen ve iletişim kurabilen araçlar için algoritma imkanı da veriyor. Karıncalar ile ilgili, 8 yıllık çalışmada, başarı formül'ü ‘sabır' olarak ifade ediliyor. Ticari ve sosyal hayat'ın insan üzerindeki etkileri bilinen bir gerçektir. Yükümüz ağır, ‘çoluk', çocuk, kira, taksit, eğitim sosyal statü ve gereksinimlerin temin zorluğu kabul edilebilir gerçektir. Ancak; İnsan olmanın gereği sorumluklarımız da vardır. Düşünce ve eylem olarak, ya karınca gibi, ya da Karıncadan daha iyi performans gösteremezsek yol, kavşak, köprü ve metro yapımları bile anlamsız kalabilir. Sizce, Bayram da 86 trafik kazası sonucu ölüm ve 4 bin 711 yaralı (AA) neyin sonucudur? Bir karınca, ağırlığından 50 kat fazla yükle bir dal parçasında sıkışıklık yapmadan, yüksüzün yüklüye yol verme sabır, tahammül ve ‘nezaketini' Türkiye'deki 17 milyon araçtan kaç'ı gösterebilir.