Cumhurbaşkanlığı Salona Sığarmı
Kadir GURBETCİBaşta zihniyet değişimi olmakla beraber, hizmet- kalite çeşitliliği, insan algıları ve sistemler değişiyor. Baş döndürücü bu değişim, sağlıklı ve öngörüleri iyi planlandığın da faydalı olacağı muhakkaktır. Lider eksenli yönetim anlayışının cari olduğu Türkiye’de; hemen her şey ‘istikrara’ ve tabi başında ki lidere bağlıdır. Başarı ve başarısızlık hedefinde, Genel Başkan ve Başbakan vardır. Lider ‘ orkestra’yı bagetiyle iyi yönetirse, her enstürman’dan çıkan ses ahenk ve bütünlük arz eder. Batı toplumların da daha çok kurumsallık ve sistem, doğu da ise duygusallıkla beraber ‘lider yönetimler’ egemendir. Ülkemiz de ise hepsi. Türkiye’de sistem ve kurumsallıkla ilgili ciddi mesafeler alındı. Sosyolojik olarak daha zamana ihtiyaç olduğu söylenebilir. Milleti memnun etmelisiniz, ekonomik, yapısal ve sosyal alanlarda gelişme göstererek partinizi de seçime hazırlamalısınız. Halk size oy verir, size hesap sorar. Öyle ki Başbakanlara; Menderes, Demirel, Özal, Ecevit, Erbakan hükümeti diye ifade edilmesi buna iyi örnek teşkil eder. Coğrafi olarak zor bir o kadar da avantajlı bir noktada bulunan Türkiye’nin Medeniyetlere beşiklik etmesi, enerji dağıtım noktasında bulunması ve Osmanlı Devletinin bakiyesi ve gölgesinin ağırlığını hep üstünde taşıması hali; ülke yöneticileri için farklılık ve önem arz eder. Bu bağlamda, 10-24 Ağustosta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adaylar ve profilleri, ne kadar ülke şartlarına cevap verebilecek mahiyettedir, buna bakmaya çalışalım. Selahattin Demirtaş: Siyasette yeni, ‘gölgenin’ etkisinde bölgesel siyaset yapıyor. 1973 doğumlu ve evli. Hukuk tahsili gördü. Avukat. Şimdiye kadar çizmiş olduğu resim, toplumun tamamını kucaklayıp ve sürükleyecek düzeyde değil. Ekmeleddin İhsanoğlu: Akademisyen, diplomat ve yazar. 1943 Kahire doğumlu. 4 dil biliyor. Bir kaç Üniversite mezunu. Donanımlı ve kültürlü, hatıraları ve deneyimleri dinlemeye değer. Mevcudu korumaya meyyal bir duruşu ve sanki birilerinin zorlamasıyla ‘lutfen’ aday olmuş, seçim bitse de işimize baksak modunda. Yaşı, bugünkü Türkiye’yi sürüklemeye kafi gelmeyeceğine dair endişeler var. 10. Cumhurbaşkanı’ndan daha iyi bir vazife çıkarabilirdi. Ve favori aday, Sayın Başbakan: İktisatçı, 1954 doğumlu, esnaf ve işadamlığı yapmış, gençlik yıllarından beri siyasi ve sosyal alanlarda pişmiş, masanın her tarafında bulunmuş ‘mefkure’ sahibi azimli, sürekli tekamül edebilen, risk almayı seven, vefalı, kararlı, işini iyi takip eden, istişareye açık ve milletini ayrım yapmadan seven ve önemseyen.. bir lider olarak özetleyebiliriz. 12 yıl Ak Parti iktidarıyla büyümüş bir çocuk, önceki siyasi anlayışları ve uygulamaları bilen ve mukayese yapabilen anne-babalar, gençler, işçiler, memur ve 10 milyon emeklinin kısaca 53 milyon seçmen hangi sebep ve kıritere göre oy kullanacak. Mesai mefhumu olmadan; yollar, barajlar, köprüler, tüneller, havaalanları, hızlı trenler, ücretsiz ilköğretim kitapları ve akıllı tahtalar, yeni konutlar, yeni büyükşehirler, dünyanın 16. Büyük ekonomisi, kişi başına düşen milli gelirin 5 kat artması, Merkez Bankasında 5 kattan fazla artan rezerv, 10 milyardan fazla fon borcunun işçi ve memura ödenmesi, IMF’ ye olan hesabın kapatılması, enflasyon ve faizin tek haneye indirilmesi, paradan 6 sıfırın atılması, faili meçhullerin olmayışı, demokratik hak ve özgürlük alanlarının genişletilmesi, AYM’ye bireysel başvuru hakkı, annelere eğitim yardımı, yeni üniversiteler, burs ücretlerinin artırılması, öğrencilere üniversiteye girişte fırsat eşitliği, her alanda yeni ve modern spor, adalet ve kamu binalarının tesisi, dünya’ya yardım eden 3 ülkeden biri, 4 binden fazla tarihi eser restorasyonu, vizite kağıdından, eczane ve hastane seçme hakkı ve dev şehir hastaneleri, gibi birçok hizmet yapıldı. Bir yanda icraat ve 12 yılda 6 seçim 2 referandum başarısı ve halkın teveccühü öbür yanda, zorlama ve ricayla duruma vaziyet etmek. Yeni Türkiye bunları kaldıramaz. Türkiye, her alanda koşmaya devam etmeli. Çok zaman kaybedildi. Yukarıda bir kısmını saymaya çalıştığımız icraatları yazmak ve söylemek de bir açıdan nakısadır. Fakat yılların ihmali, her sahada durmadan gayret etmeyi gerektiriyor. Bu iktidar, 1950 den beri iktidar olsaydı, biz bugün başka şeyleri konuşuyor olacaktık. Belki de, yapısal birçok icraat, ilk 8 ekonomi ve kişi başına en az iki kat gelir. Toplum olarak duygusal bir milletiz. Şiir okuyanı, Kur’an okuyanı, gözyaşı dökeni, çocuk sevip beli bükülmüş bir yaşlıya sarılmayı, elini öpmeyi, bayrağı ayak altından alıp cebine koymayı, ilkeli duruşu ve mazlumun yanında olmayı, düşene ‘ensar’ muamelesi yapmayı, inanç ve ideallerden taviz vermemeyi, taş üstüne taş koymayı, hatayı kabul etmeyi ve gerektiğinde ‘one munite’ demeyi seviyoruz. Herkesi kucaklamaya gelince, 77 milyonun kabul edeceği bir aday ifadesi, hilafı hakikattir. Referandum ve seçimlerde yüzde 50-58 oy almak, Türkiye’nin hemen her yerinden vekil çıkarmak; genel kabul görmenin net ifadesidir. Ak Parti seçmenine de hitap edebilecek aday çıkarma gayreti, aslında mevcut gücü zımnen kabul etmektir. Hareketli, planlı ve ‘idmanlı’ bir kadronun ülkeye faydası olur. Birçok grubun ‘proje’ olarak zorlama adayla Türkiye’yi ‘ muasır medeniyetler’ seviyesine çıkarması hayaldir. Kaybeden millet olur. Başarı için tek şart var; ‘birbirine düşmemek’ ve birlik olmak. Türkiye eski Türkiye değil. Millet eski millet değil. Dünya eski dünya değil. Türkiye’de her alanda değişimler hızlı oluyor. Türkiye’yi ‘salonlardan’ yönetme ve siyaset mühendisliği devri bitmiştir. Giyeceksin ‘kefenini’ ve çizmeni, düşeceksin yollara, çalmadık kapı, tutmadık el bırakmayacaksın, mesajın makes bulur alıcısı çıkarsa ne ala. Bu mücadele hep olacaktır. Önemli olan hakkın ve milletin üstün gelmesidir. 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı Seçimi, istikrar ve kendini ispat etmiş medeniyet tasavvuru olanla, ‘rica ve zorlama’ adaylarla olacak. Karar yüce milletimizin..