SEÇİMİN ANATOMOSİ
Kadir GURBETCİBir seçim daha bitti. Hedeflere ulaşan ve ulaşamayan sonuçlar masaya yatırılıyor, tahliller, tespitler, analizler yapılıyor. İktidar partisi, mevcudun üzerine çıkamamanın, muhalefet partileri iktidar olamamanın kritiğini yapıyor. Bazı partiler mutfağını, bazılar da vitrinini düzeltme telaşında. Siyasiler, seçmenin terazisine göre sıralanıyor, puanlanıyor ve konumlanıyor. Kısaca son sözü “ patron “ olan seçmen söylüyor. Seçmeni etkileyen ya da etkilemek isteyen konuşmacılar hemen her akşam haber programlarıyla evimize konuk oldu. Manipülatif değerlendirme içinde olmayan anket ve araştırma şirketleri genelde, doğruya yakın tahminlerde bulundular. Anket ve araştırmanın da bir tekniği var. Vatandaşın gerçekte ne düşündüğünü alabilmek önemlidir. Yönlendirici sorularla ancak kendi istediğiniz sonuca ulaşır, kurumları ve halkı yanıltmış olursunuz. Bu konuda uzman ve güvenilir bir kurumun yöneticileriyle yaptığımız değerlendirmede; 400 kişiyle yapılan ankette yüzde 5 1.000 kişiyle yapılan ankette yüzde 3 2.400 kişiyle yapılan ankette yüzde 2 10.000 ve üzeri yapılan ankette artı-eksi yüzde 1 hata payı olduğunu öğreniyoruz. 10 bin kişiyi aşkın kişi ile yapılan anket ve seçim sonuçlarını mukayese ( simülasyon ) ederek çarpıcı sonuçlara ulaşılmış. İstanbul’u örnek vermek gerekirse; (küsurlar hariç ) Ak Parti’den Milletvekili seçiminde CHP’ye 71.000, HDP’ye 46.000, İyi Parti’ye 112.000, MHP’ye 177.000 oy gitmesine karşın, CHP’den 53.000, MHP’den 64.000, HDP’den 16.000 oy gelmiş. Ak Partililerin Cumhurbaşkanlığı tercihinde yüzde 83’ü Sayın R.T. Erdoğan’a, yüzde 1’i M. İnce’ye oy vermiş. MHP’ye oy verenlerin Cumhurbaşkanı tercihinde; Sayın R.T. Erdoğan’a yüzde 78, M. Akşener’e 10, M. İnce’ye 10, İP’ye oy verenlerin yüzde 1’İ Sayın R.T. Erdoğan’a, 33’ü M. Akşener’e, 64’ü M. İnce’ye, HDP’ye oy verenlerin yüzde 5’i Sayın R.T. Erdoğan’a, 3’ü M. Akşener’e, 51’i S. Demirtaş’a, 41’i de M. İnce’ye, CHP’ye oy verenlerin binde 6’sı Sayın R.T. Erdoğan’a, 96’sı M. İnce’ye, 2’si S. Demirtaş’a, 1,7’ si M. Akşener’e oy vermiş görünüyor. 2014-2018 yılları arasında; 1. Bölge 227 bin, 2. Bölge 17. Bin, 3.bölge 321 bin seçmen artışı gerçekleşmiş. Bir milyon 280 bin kişi oy kullanmamış ve en çok geçersiz oy 15 bin kişi ile birinci bölge. İstanbul genelinde yüzde 2,5 oranla 268 bin kişi ilk defa oy kullanmış. Seçimler, eylem söylem ve icraatların sonucudur, bir nevi partilerin karnesidir. Başta lider ve adaylara duyulan güvenin yansımasıdır. Mevlana’nın dediği gibi; “ Sen ne söylersen söyle, söylediğin karşıdakinin anladığı kadardır.” Sözü aslında, seçmenle iletişimin omurgası gibi duruyor. Katılımın yüksek olması, ( 86,23) iradenin Sandığa yansıması ve neredeyse halkımızın tamamına yakınının mecliste temsil ediliyor olması memnuniyet verici. Bu arada, eksik söylenen bir beyana açıklama ( tavzih ) getirelim. Batı’da yerel seçimlere katılım oranı düşüktür, genel seçimlerde Türkiye gibi olmasa da; Almanya’da 2017’de yüzde 75, Fransa’da 80, İtalya’da 72, Belçika’da 2014’te 89, ABD’de 2016’da yüzde 47 olarak gerçekleşmişti. Türkiye’de sistem değişiyor. 50 artı 1’i bulmak için tabanda birlikte hareket etme zarureti var. Bu durum ortak hareket ederek ortak yaşama kültürüne katkı da sağlanmış oluyor. CHP’nin 41 yıl sonra yüzde 30’ları görmesi partililerce heyecan uyandırsa da, yapısal sorunları, stabil yapısı ve toplumun genelindeki güven sıkıntısı hala güncelliğini koruyor. Seçmeninin yaklaşık yüzde 2’si, HDP’ye oy vererek barajı aşmasına ve 60 civarında milletvekilini AK Partinin kazanmamasına zemin hazırlaması incelemeye değer. MHP; ikiye bölünmesine karşın, barajın üstünde oy alması ve stratejik kararlarda tutarlılıkları karşılığını bulmuş görünüyor. HDP; Türkiye’yi kucaklama ve siyaset üretme yerine, etnisite ve terörle illiyeti olmadığını net ortaya koyamama durumu bu seçimde de gözlendi. Doğu ve Güney Doğu’da birçok yerde oy düşüşlerine rağmen, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerden ciddi destek gördü. İP ise, yeni kurulmasına rağmen beklenenden iyi sonuç aldı. Milletvekillerine verilen oyların M. Akşener’ e göre yüzde 3 fazla olması aday profilinin iyi seçildiğiyle de izah edilebilir. M. İnce’nin çıkışı da İyi Parti’nin oy kaybetmesine sebep olmuştur. AK Parti; 16 yıl halkın teveccühüyle iktidarda kalabilmiş ve 13 seçimi başarıyla sonuçlandırmıştır. Bu durum artı ve eksi yönleri de beraberinde getirmektedir. Göz önünde ve her alanda icraatın başında olunca, teşkilat yapısı, aday belirleme kriter ve seçimi, yerel ve bürokratik uygulamalar adeta mercek altına alınır, izlenir ve takip edilir. Vaktiyle AK Parti’ye oy verenlerden 7-8 puanlık bir kitle diğer siyasi partilere gideceği anlaşılmış olmalı ki, ittifaka gitme zarureti gündeme gelmiş görünüyor. Peki! Neden? Sayın Cumhurbaşkanının “ mesajı aldık.” Sözü gerekli inceleme analizlerin yapılacağı anlamı taşıyor. Toplum verdiği oy ve kredinin nasıl uygulandığına bakar. Sınırsız kredisi yoktur, gözlem yapar ve belleğine not eder. Mefkure, medeniyet inşa ve ihya iddiası olanlar, gönül coğrafyası ve ümmet kavramını kullananlar, iki dünyaya da inanan insanlardır ve ona göre hareket etmelidir. Bu düşünceye sahip olanlar, bulundukları makamların hakkını, adaletle, kayırma ve kollama yapmadan, liyakatı esas alarak, israf etmeden, emanetçi mantığıyla deruhte etmek zorundadır. Yoksa seçim gecesinde, Kosova, Üsküp, Gazze ve dünyanın dört bir tarafında da şükür secdelerine mani olur, sevinçlerin kedere dönüşmesinin vebaline ortak olunur. İşini yanlış yapanın cezası olacağı kadar, yapması gerektiği halde görevini yapmayanın da sorumluluğu vardır. Bu düşünce ve farklı duruş belki de iktidar olma sebebidir. Bileşeni çok olan bu konuyu şöyle noktalayalım. Medineli fakih Salim’in halife Ömer bin Abdülaziz’e (r.a) yazdığı mektupta; “ Şunu iyi bilin ki, Allah Teala’nın kuluna yardımı, kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti, tam olursa, Allah’ın ona yardımı da tam olur. Niyeti, ne kadar azalırsa, Allah’ın yardımı da o kadar azalır.” Halkın rızası ve sevgisi de Allah’ın razı olduğunun alametidir.