Kadir GURBETCİ

Blog

ÇAYI DEMLE METROYLA GELİYORUM.

Kadir GURBETCİ

  Sadettin Ökten Hoca’nın 'İçimde AVM var!' kitabını okuyorum. Sonbahar ve kış ayları uzun geceleriyle buna imkan da veriyor.   Medeniyet tasavvuru ve şehir hayatını kendi penceresinden inceliyor ve her yönüyle izah ediyor. Tasavvuru; inanılan değerler sistemine göre tanımlanan davranış biçimleri, bunları da denetleyen ahlak ve hukuk olarak ifade ediyor. Şehri ise; insanlığın başlangıçtan bugüne kadar ortaya koyduğu en karmaşık, en üst düzeydeki organizasyon olarak tanımlıyor. Öyle ya! Şehir canlı bir organizmadır ve birçok farklı bileşeni içinde barındırıyor. Son cümleyi, günümüz şartlarına göre daha çok ulaşım açısından ele almaya çalışalım. Birkaç gün önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Üsküdar, Ümraniye, Çekmeköy, Sancaktepe Metro hattının 2. Etabını da hizmete açtı. Toplamda, 20 km uzunluk, 16 istasyonu olan hatta, her gün ortalama 700 bin kişi seyahat edecek İlk etabının açıldığı günden bu güne kadar, test çalışmaları için verilen aralara rağmen 11 ayda 21 milyon kişinin seyahat etmiş olması, ihtiyaç, talep ve arzın doğru planlandığını gösteriyor. Çekmeköy’den Metro’ya binen bir yolcu, neredeyse gün yüzü görmeden yaklaşık 7 liraya, 1,5 saatte Atatürk Havalimanına gidebiliyor. Sultanbeyli’den Sabiha Gökçen Hava Limanına, Dudullu’dan Bostancıya, Mecidiyeköy’den Mahmutbey’e, Eminönü’nden Tramvay’la Alibeyköy’e ve diğer çalışmalarla 284 km raylı sistem inşaatının 118 şantiyede, 25 bin işçiyle devam ettiğini, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Belediye Başkanımız özellikle belirtti. Gebze-Halkalı ve diğer hatlar, hizmete girmek için gün sayıyor. Cadde genişlik ve uzunluk açısından kısıtlı imkanları olan İstanbul’un, sadece 20 km’lik hattın üstünden geçen 15 bin lastik tekerlekli aracın trafikten azalacağı öngörülüyor. Bu ne demektir? Basit bir hesapla, 15.000 aracı 5’er metre uzunluktan hesaplandığında, yaklaşık 75 km’lik bir araç konvoyunu trafiğe sokmamış oluyorsunuz. ( fren mesafeleri hariç ) Hava kirliliği ( emisyon ), yakıt/enerji maliyeti, çevre kirliliği, stres, zaman kaybı gibi daha birçok fayda eklenebilir. Toplu ulaşım kullanımı ve ray uzunluğu gelişmişlik ölçütü sayıldığı günümüzde, sosyalleşmeye de katkı sağlayacağı açıktır. Kitap okuma konforu da fena sayılmaz. İstanbul’da bir özel araca 1.2 yolcu düştüğü hatırlanırsa, bu daha da anlamlı oluyor. Bir mukayese yapmak gerekirse; Londra’da şehir merkezine giriş 11,5 sterlin. 2006 model araç ve öncesi eski ve karbondioksit emisyonu yayan araç girişlerine de ek 10 sterlin, toplamda 21,5 sterlin yani 160 TL. ödemek durumunda kalınıyor. Böylelikle Belediye, halkın yüzde 82’sini toplu taşımı ( metro ) teşvik ederek, çevreyi de koruyarak hayat kalitesini artırmış oluyor. Halen 170 km Metro hattına sahip İstanbul’un 2018 sonuna adar 233 km’ye ulaşması hedefleniyor Hedef 1000 km. Toplu ulaşım konforu ve hat uzunluğu arttıkça, servis araçları sayısı, özellikle gençlerin araç sahibi olma talepleri azalacak, araç paylaşım ( carsharing) ve kiralama artacak. Seyahat alışkanlıkları ciddi manada değişecek. Trafikte kaldım mazeretİ ve randevülere geç kalmalar azalacak. Toplu taşıma imkanı varken, özel aracıyla şehrin kısıtlı imkanlarını kullanmaya tevessül meşru olsa da, adil olur mu? Şehre ek ve gereksiz bir maliyet yüklemiş olmaz mı? Müzakeresi, ilgili disiplinlerce etraflıca yapılabilir. Şehir; içindekilerin ahengiyle güzel! Cadde, sokak, meydan, mahalle, esnaf, bina gibi fiziki mekanlarla, içinde yaşayan insanların özgürlük, iletişim, diyalog ve kültürleri ile anlam ve bütünlük arz eder. Çayı demle! 20 dakikaya Metroyla ordayım.